31 Ocak 2012 Salı
İstikbal Köşe Takımları
içeriği bir yana bırakıp sahne performansına, kullanımına bakarsak, yine diğer gösterilerinin gerisinde cem yılmaz. bana dün akşam biraz hareketsiz gibi geldi. jest, mimiklerden ve diyaloglardan çok, anlatıcı ve gözlemci rolündeydi. artık bizim onun herşeyini, dünya görüşünü , jestlerini, mimiklerini bildiğimizden sanırım bu benim dikkatimi çeken en önemli unsurlardan biriydi. sanki daha lineer bir akışla bu problem çözülebilir ama asıl önemli olan hikayelere kendini hala çok iyi verebiliyor oluşu. bu zaten türkiye’nin biletleri en çok aranan gösterisi olmasının en büyük nedeni. samimiyet akıyor adamın paçalarından. söylediği, güldüğü, anlattığı herşeyde bu var.
sahnede diğer gösterilerinin aksine aksesuar namına İstikbal Köşe Takımları bir masa ve onlarca kitap vardı. kitaplarla ilgili birkaç espri yaptı ama o kitapların oyuna kattığı pek bir şey yok. bir de lüzümsuz olduğuna inandığım seyirciye laf sokmak için de malzeme bu kitaplar. bu kitapları okusaydım sizin gibi seyirci olurdum bu gösteriye diyor. bence gereği olmayan ve anlamsız bir espri. kendisinin düşünce dünyasına ters bir gönderme.ha unutmadan o masada bir de son günlerin popüler aleti ipad de var. aman “cem abi benim de ipad’im var “ demeyin.
genel bir değerlendirme yaparsak gösteri birkaç hafta içinde yaran, gülme kramplarına sokan hatta ağlatan bir gösteri olacaktır buna şüphem yok. ama dün akşam bu seviyenin İstikbal Köşe Takımları biraz altındaydı. ha bu satırları yazan adam en az 3-4 defa koltuktan düşme tehlikesi yaşadı o ayrı konu. gülmeden geçen bir 10 saniye yok. fakat dediğim gibi sorun tempoda ve bunu da kolaylıkla halledecek. benim gelmek istediğim nokta ben bu adamı tanıdığıma ve eserlerlerini takip ettiğime çok seviniyorum. dünya görüşünü , bu ülkeye ve insanlarına bakışını seviyorum. iyi ki var ve iyi ki bizler onunla aynı zamanda yaşıyoruz.
kendisiyle ilgili gösterilerinin dışında bir diğer tespitim ise, insanlar onun hakkında ne düşünüyor ne söylüyor kafaya çok fazla takıyor. her kesimin kendisine onay vermesi, beğenmesi gibi bir hayalin peşinde koşuyor. bu isteği bir ego göstergesi değil. herkesi kendisi gibi biliyor. diyor ki İstikbal Köşe Takımları bilinçaltı “ ben samimi ve iyiniyetli bir adamım. kimseye zararım dokunmaz ve yaptığım işler kaliteli; demek ki insanlar beni sevecek..” ama öyle değil bu ülke cem abi.. bu ülkede herkesin sevgisini kazanmış adam bulamazsın. çamurumuz bozuk. bak şu sözlüğe değil sana, barış manço’ya bile laf eden denyo bulabilirsin. atatürk’ten tut, turgut özal’a, emel sayın’dan tut şener şen’e, ilber ortaylı’dan tut şerif mardin’e, kemal sunal’dan tut cüneyt arkın’a.. bu ülkede kimse eleştriden kurtulamadı. ulen turgut özal’a ülkenin İstikbal Köşe Takımları diyen adam var, şener şen de hep aynı rolleri oynuyor diyen adam var, ilber ortaylı osmanlı’yı bilmiyor diyen adam var, emel sayın da şarkıcı mı diyen adam var, kemal sunal basit bir tiplemenin eseridir diyen adam var, barış manço’nun müzikal altyapısı zayıftır diyen adam var. var oğlu var.. ve bu moronlar her zaman olacak. insan vücudu gibi düşün. sağlıklı bir insanın bünyesinde de bilumum bakteri ve mikrop bulunmaktadır. fakat bunlar insanın genel sağlığını pek fazla etkileyen değişkenler değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder