28 Ocak 2012 Cumartesi
hesap zamanıı
şimdi, kâğıttan kaplanlar var mı, yok mu, bu oylamada ortaya çıkacak. ak parti diyor ki: “biz darbecilere karşıyız, biz çetelere karşıyız, biz darbecileri yargılayacağız.” bunun mihenk taşı bu maddedir, 35’inci maddedir. chp diyor: “darbecilere karşıyız.” önergeleri var. bu madde mihenk taşıdır. mhp 12 eylülün mağduru bir partidir, içeri girmiştir, yargılanmıştır, mağdurudur, darbeye karşıdır. bu 35’inci madde bunun mihenk taşıdır.
arkadaşlar, türkiye’de dağınık topuz modelleri başkomutan cumhurbaşkanıdır, halkın seçtiği cumhurbaşkanıdır. bakanlar kurulu ülkenin güvenliği nedeniyle meclise karşı sorumludur, savaş konusunda, icraatında.
demokrasilerde güçler ayrılığı var ve bu olay böyle giderken, yataş yatak fiyatları 1960’da o dönemin iç hizmet kanunu 34’e göre ilk darbe ve el koyma yapıldıktan sonra 12 martta, 12 eylülde de iç hizmet kanunu 35’inci maddeye göre bu ülkede darbe yapıldı.
şimdi, bizim verdiğimiz teklif çok basit iki maddeden oluşuyor. bir maddesi, askerî okullarda çağdaş dünya gereklerine uygun ve iç siyasetten uzak, askerlik mesleği ile eğitim verilmesi gereğine ilişkin bir değişikliktir.
ikincisi 35’inci maddeyle ilgili çok teknik bir değişikliktir. değişiklik önergesi diyor ki: “silahlı kuvvetlerin görevi ulusal sınırları dış tehdit ve tehlikelere kelebek mutfak karşı korumaktır.” bunu niye söylüyoruz? bunu şunun için söylüyoruz: 245 bin polis var, 235 bin jandarma var, 82 bin korucu var, 435 bin özel güvenlikçi var, 50 bin tane sözleşmeli alacaksınız, 10 bin tane sınır polisi alacaksınız. 1,5 milyon silahlı iç gücünüzün olduğu bir ülkede iç yataş oturma grupları güvenliği hükûmet sorumlulukla meclise karşı yürütür.
şimdi, biz 12 eylülü yaşadık hepimiz. sanığıyız, mağduruyuz, avukatıyız. hepiniz elinizi vicdanınıza koyun. başbakan diyor ki: “ben metris’te yattım 1979’da.” oysa metris yoktu, ben avukattım o zaman. 81 nisanında metris cezaevi açıldı. “ben işkence gördüm” diyor başbakan. “çıksın, bir ispatlasın.” alfemo oturma grupları demiyorum.
sayın doğtaş oturma grupları cumhurbaşkanı da diyor “metris’e alındım.” biz bir gezide beraberdik, chp, akp, mhp’li 4 milletvekili ve oturma grubu modelleri cumhurbaşkanı oturmuş sohbet ediyoruz uçakta. cumhurbaşkanı “ben içeri alındım 12 eylülde.” dedi. “ben de alındım sayın cumhurbaşkanım.” akp’li “ben de alındım.”, chp’li “ben de alındım.”, mhp’li “ben de alındım.” dedi. işte, bu 35’inci maddenin bugün sadece gündeme gelmesi oylanacak.
şimdi, soruyorum size…
(mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
hasip kaplan (devamla) – oy sizin, kâğıttan kaplanlar belli olacak bu oylamada; evet mi, hayır mı? maskelerin düştüğü an bu andır.
bellona yatak odası takımları
saygılar sunuyorum. (bdp sıralarından alkışlar)
başkan – teşekkür ediyorum sayın kaplan.
bir milletvekili adına sırrı sakık, muş milletvekili.
buyurun sayın sakık. (bdp sıralarından alkışlar)
sirri sakik (muş) – sevgili arkadaşlar, hepinize tekrar merhaba.
şimdi, türk silahlı kuvvetleri iç hizmet kanunu’yla ilgili bir kanun teklifi veriyoruz. hepimiz bu işin mağduruyuz, hep de söyleriz. eğer mağduriyet varsa bugün gerçekten burada bir birlik oluşmalıdır.
şimdi, bakın, meclis başkanımızın bir açıklaması var, “derhâl değiştirilmelidir.” diyor. biz de buna uygun bir kanun teklifi verdik. meclis başkanı da bu iktidar partisinden çıkan ve hepimizi temsil eden bir başkan, onun gereği yapılmalıdır.
bakın, hemen yanı gömlek modelleri başımızda, parlamento kuşatılmış, bir tarafta genelkurmay, bir tarafta hava kuvvetleri, bir tarafta deniz kuvvetleri, bir tarafta kara kuvvetleri, bir tarafta da jandarma; yetmiyor, hemen içişleri bakanlığı da polis birlikleriyle bu parlamentoyu kuşatmış; bu da yetmiyor, ayrancı tarafı boş, oraya da muhafız alayını koymuşlar. meclisin içerisinde, parlamento, halkın iradesi, gel burada fikir üret, düşünce üret. bu kadar korkunun kuşattığı bir yerde, burada düşünce üretilmez.
onun için, mesela geçen gün hasan cemal yazmıştı: “biz ne yapabiliriz? genelkurmay binasını müzeye dönüştürebilir miyiz?”
gerçekten dönüştürebilir miyiz? yani asker kışlasından daha değişik alanlara çekilebilir mi? öyle bir noktaya getirelim ki askerin kışlasından siyasetçi rant elde etmesin.
bakın, sayın kılıçdaroğlu genel başkan seçildiğinde şunu söyledi: “darbelere karşı dimdik duracağız. -yürekten alkışlamalıyız.-yeri zamanı gelirse, eğer darbeler olacaksa tankın üstüne ilk ben çıkacağım.” biz de yürekten alkışlıyoruz ama aynı partide onun yardımcısı da olan iki gün önce çıktı, “bu ordu kartondan kahkül modelleri bir kaplanmış.” diyor, “çünkü niye ihtilal yapmadı?” diyor, “niye halkın iradesine karşı bir duruş sergilemedi…” ve hâlen ordudan medet bekleyenler var, halkın iradesini yok etmek isteyenler var, genel başkanına rağmen, partisine rağmen böyle düşünenler var, böyle güçler var. evet, herkes kendisini biliyor ama yüreğiniz yetiyorsa bu kanun teklifine siz de “evet” deyiniz. diyecekseniz sizi de alkışlarız. bunu yapmazsanız sizi çocuklarınıza şikâyet ederiz, 12 eylülde mağdur olup hayatını yitirenlerin kemikleri sızlar. bu hayatını yitirenler sadece kürtler değildi; türkiye demokrasi güçleriydi, devrimcilerdi, milliyetçilerdi, bir bütün olarak hepimiz bunların mağdurlarıyız. hâlen bu noktada her gün kazılar altından cesetler çıkıyor, bir taraftan da silahlar çıkıyor, bir taraftan mesela askerlerin başında bulunan komutan “bize ait değil.” diyor, sonra o silahların şeyden çıktığını görüyoruz. peki, bu silahlar ne için? bu silahlar yeniden bir ihtilal yapmak, yeniden bir darbe yapmak için. eğer parlamento da bu konuda hesap soramıyorsa parlamentonun gerçekten görevini yapmadığını, çocuklarına ve geleceğe kötü bir miras bırakacağını…
onun için, hepimizin gerçekten acıları var. bu acıların sonlanması için parlamentonun da yürekli olması gerekir yani korkmamalıdır. biz hepimiz gerçekten kısa bir ömür için zalimlere karşı boyun eğmemeliyiz. ölümden öteye bir yol yok yani hayat çok kısa. onun için, ya zalimlere boyun eğeceğiz ya da zalimlerden, zalimlerin demokrasiye karşı birlik oluşturmasını… biz ordu düşmanı da değiliz. eğer ordu halkın iradesine saygı duyuyorsa bu ordunun başımızın üzerinde yeri var ama ordu halkın iradesine saygı duymuyorsa, planlar, projeler uyguluyorsa ve sivil halkın iradesine karşı tuzak kuruyorsa, bu, ordu değildir, bu, görevini yapmayanlardır. çünkü franco döneminde de ispanya’da ordu aynen böyle davranıyordu, ihtilalciler, sonra demokrasiyle yüzleştiler ve o cuntacılardan hesap soruldu. bugün ispanya’da demokrasi var, ülkemizde de demokrasinin olması için bu kanun teklifine olumlu oy vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (bdp sıralarından alkışlar)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder