2 Nisan 2012 Pazartesi
brillant yatak örtüleri
tam 2 gün önce yapanlardan tiksindiğim, kendi kendime '' ben bunu yapamam lan elin oğlu cin gibi nasıl yapıyor amına koyim yaaa'' dediğim bi olayı gerçekleştirdim. gerçekleştirdiğim bu olayın başlangıcı çok planlı, ortaları çok heyacanlı, sonu ise çok acıklı bitti. ama gerçekleştirdiğim için pişman olmadım. hayır lan durun caddebostan sahilinde liseli tiki kızlar dilleri dışarıda fotoğraf çekilirken yanlarına gidip denize karşı işemedim.
brillant yatak örtüleri
neydi ?
kadıköy'e gitmem gerekiyordu. yataktan kalktığım gibi üstümü başımı değiştirip el yüz yıkamadan bindim otobüse gittim. kadıköy'deki işimi hallettikten sonra aynı gidiş hızımla geri dönmek aklımdaki tek fikirdi. kadıköy'ü, kadıköy'de amaçsızca dolaşan kişilerden falan nefret etmekte olan ben aynı kadıköy kalabalığını görünce daha fazla isyanlara bağladı. kafamı yerden kaldırmadan kulağımda çalan müziğin ritmine göre hızlı-yavaş adımlarla yürüyerek finish noktasına ulaşmaya çalıştım. gaz müzik çaldığı zaman elimdeki hayali katanayı morpheus gibi sağdan soldan geçen iett otobüslerine sürtüp takla attırtmak geçiyordu içimden. çok rahat ghetto filmi çekilebilecek olan hanlardan birine girip işimi hallettim. dönüş yolunda da aklımdaki şey geldiğim otobüsle mi döneceğimdi. şöför beni tanımazdı ama toplu taşıma aracıyla gidilen bir yerden dönerken de aynı aracı kullanmak sanki eziklik gibi geliyordu bana, '' huyyy çocuğa bak az önce geldi hemen dönüyor. yazık lan bunun sevgilisi falan da yoktur heee'' derler diye korkuyorum.
otobüs durağına gittiğimde sırada bekleyen üçü kız beş kişi vardı. üç kızdan birinin arkası dönüktü. hem kızın yüzünü göreyim hem de doğru otobüs olduğu teyit edeyim diye sıranın önüne doğru ilerleyip otobüse baktım. doğruydu.. '' hımmm hatun güzelmiş, inşallah arkayı beşleriz de yanıma oturur lan'' diye düşündüm. sıra çoğalınca kızla benim yakın olma olasılığım artıyordu tabi. otobüse bindik, sırada bekleyen yolcular maça çıkmış futbolcular gibi belli köşelere dağılmaya başladılar. gittim o güzel kızın bi arkasına oturdum. ineceğim yere 10 dakikalık bi mesafedeyken '' bu kızla tanışmam gerekiyor ya'' dedim kendi kendime. ama içimden dedim. içimde kalırdı, eve gelip 31 çekene kadar aklımdan gitmezdi. o kızla tanışmam lazımdı, deniz kenarında el ele tutuşup yürümem, yan binanın bahçesine salıncak kurup onu sallamam gerekiyordu. yapmalıydım bunu.
kulağımda melankolik şarkılar çalarken hemen gaz müzikleri seçip kendimce planlar kurmaya başladım. indiği yerde indikten sonra bi sigara yakacaktım, sigaram bitene kadar izleyecek sigaram bittikten sonra da yanına gidip çok saf bir şekilde tanışmaya çalışacaktım. arkasında olduğum için görüş alanımda yalnızca betty boop tokası vardı. yanına gidip '' aslında sizden değil betty boop tokanıza vuruldum ben'' gibi bi espri yapacaktım. güzel değildi ama hafif gülümser ortam yumuşardı. aslında yapamazdım ama içimde inanılmaz bi cesaret vardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder