17 Eylül 2012 Pazartesi

Arçelik Servisi Körfez

- polat mekan basıyor. hadi god mode dedik, vurulmuyor dedik ama görüyorum ki bu polat'ın god mode'luğu değil, karşısındaki figüranların mal mode'luğu. dalıyor muro'nun mekanına, karşısındaki adam silahı polat'a doğrultup bekliyor. lan çeksene tetiği neyi bekliyorsun mal herif. odada yedi kişi varsa yedisi de silahı doğrultup bekliyor ki polat vursun, ben de öleyim. tamam figüransın sonuçta ama ciddi bir dizide oynuyorsun. düşerken yumuşak iniş yapma bari. adam ölünce düşeceği yeri kontrol edip, sert yüzeyse yumuşak bırakıyor kendini yere. ayaktaysa patadanak yere düşmesi gerekirken adam önce oturup götünü yere koyuyor, sonra da yavaaşça uzanıyor. ağzıyla da "aııaahh" diye bir ses çıkarıyor ki vurulduğunu tam iyice anlayalım. Arçelik Servisi Körfez - polat'ın ve memati'nin tüfek namlularına maytap mı soktunuz lan? resmen şu pastaların üstüne dikilen kıvılcımlı maytaplar gibi yerlere falan dökülüyordu adamlar muro'nun peşinden taratatata diye koşarken. hem tabancalarınızın mermisi bitiyor, çatışma esnasında şarjör değiştiriyorsunuz anladık, güzel. peki o makineli tüfekler sonsuz mermili mi? onun niye mermisi bitmiyor, çük kadar şarjör var üstünde. içinde de taş çatlasın 30 tane mermi vardır. çıkardığı sese de bakacak olursak epey seri bir silah. yani basit bir matematik hesabıyla en en fazla 10 saniye ateş edebilirsin o tüfekle. ama sen ne yapıyorsun? takıır takıır dakikalarca çatışıyorsun. bütün bir pencerenin etrafına sıkıp çerçeveyi yerinden söküyorsun, camdan atlayıp yine dakikalarca peşinden kovalıyorsun. tam bilgisayar oyunusun tam. - zafer dışarı çıkıp baktıktan sonra kapıyı güzelcene kilitlememiş miydi? abdülhey gelince nasıl açabildi zart diye?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder