20 Temmuz 2012 Cuma

Buca Bosch Servis

ben de anlatayım beşiktaş hikayemi. ben de 4-5 yaşımdan itibaren takım tutmam gerektiğini anlamıştım ama karar veremiyordum. baba beşiktaşlı anne gassaraylı. radyodan dinlediğim gündüz maçlarının sesi hala kulağımdadır. kuzenim onlara her gittiğimizde hangi takımı tuttuğumu soruyordu. her hafta farklı bir cevap alıyodu benden. bütün anadolu takımlarını sayardım ama asla fenerbahçe ya da galatasaray çıkmazdı ağzımdan. ne olduysa o dönem oldu beşiktaşlı olmam gerektiğini anladım. ilkokul 2 de erkekler kızlar maç yapardık. benim saçlarım uzun olduğu için nartallo diyordu arkadaşlar. metinin, alinin, feyyazın, sergenin, mehmetin hatta recebin yeri büyüktür beşiktaşlı olmamızda. servis şöförümüz haftasonları kursa giderken mobil tv sinden siyah beyaz bjk maçlarını izlettirirdi bize. ve 20.11.1993 unutulmaz 7-1 lik bjk-ts maçı. o gün evde tv den maç izlerken tek tek not etmiştim ajandama golleri Buca Bosch Servis dakikası dakikasına. ertesi gün okulda sınıf arkadaşlarıma göstermiştim. daum la yaşadığımız şampiyonluk sonrası gazetelerin verdiği bütün dandik karton şapkaları, 1 metrelik naylon balonları almıştım. babamla gittiğimiz malmö maçıyla inönü serüvenim başladı. şimdi senede 6-7 maça gidiyorum. kaybettiğimiz maçlarda bile taraftarımızın hiç susmayışı, siyahla beyazın muhteşem uyumu, çarşının her şeye karşı oluşu, az ama öz olan şampiyonluklarımız ve daha bir sürü şey beni beşiktaşa daha fazla bağlıyor. hani diyorlar ya sembol oyuncunuz yok sizin. hiçte bile. bjk takım olarak bir semboldür zaten. başarılarımızda herkesin payı eşittir. hç bir zaman, takımı bir futbolcunun üzerine kurmayız biz. beşiktaş taraftarlarına hep ilkleri yaşatmıştır ve bu böyle devam edecektir. "kara" günlerimizden hep alnımızın "ak"ıyla çıktık. bir umudum sensin anlıyor musun beşiktaş...hayat yaşanmıyor ki senle olmadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder